İSLAMOĞLU MU İSYANOĞLU MU
İSLAMOĞLU MU İSYANOĞLU MU
Bu yazıdaki konumuz aslında konu olmaya değmeyecek birisi. Başlığı ne koyalım diye düşünürken İslam´ın oğlu olamayacağından ve devamlı barut fıçısı gibi itici bir uslüplabir şeylere isyan ettiğinden ?İsyanoğlu?! koymayı uygun gördük. Bu zatın söylediği zırvalar artık çuvala sığmadığından bunlara tek tek cevap vermek elzem oldu. Bu yazıda bardağı taşıran son damladan başlamak istiyorum.
Geçenlerde bu zat göz bebeğimiz ve annemiz Hz. Hatice hakkında bırakın bir ilim adamını hatta Müslümanı akıllı ve kendini bilen normal bir insanın bile ağzına alamayacağı birtakım herzeler sarfetti: ?40 yaşında bir hanım şehvetine düşkünü bırak. Birazcık şöyle kendine ciddiye alan genç bir erkek, üstelik Mekke´nin yiğidi, Mekke´nin el emini; el üstünde tutuluyor, gözbebeği, Abulmuttalib´in de gözbebeği ve varasi gider de 3 çocuklu, 2 kocadan arta kalmış 40 yaşındaki bir dulu 25 yaşındayken alır mı? Hadi aldı. 25 sene bununla tek evli olarak yaşar mı? 25 sene dikkat buyurun...?.
Hz. Hatice´nin faziletini ve Hz. Peygamber için ne kadar değerli olduğunu anlatmak izahtan varestedir. Bununla alakalı belki yüzlerce Hz. Peygamber sözü aktarabilirim. Amahadisleri inkâr eden bir güruha bunları söylemek beyhude olacağından örnek olarak Hz. Peygamber´den (s) bir söz, Kur´an´dan bir ayet aktararak akli birtakım çıkarımlarda bulunalım. Ne diyordu o şefkat Peygamber´i: ?Allah´a yemin ederim ki bana Hatîce´den daha hayırlı bir hanım verilmemiştir. İnsanlar beni inkâr ettiği zaman o bana iman etti. İnsanlar beni yalanladığı zaman o beni tasdik etti. İnsanlar beni mahrum ettiği zaman o bana malıyla sahip çıktı. Allah beni ondan, diğer hanımlara nasip olmayan çocuklarla rızıklandırdı.?
Kendileri Kur´an talebesi olduğu için ?Peygamber, mü´minlere kendi canlarından daha önce gelir. Onun eşleri de mü´minlerin analarıdır? ayetine pekâlâ inanırlar.
Aslında bu zat bu ifadeleri Hz. Peygamber´i (s) yüceltmek ve bu evliliğin şehvet evliliği değil de şefkat evliliği olduğunu ifade etmek için söylüyor, burası doğru.Ama akıllı bir Müslüman Hz. Hatice´ye bu şekilde hitap edermi? Şöyle bir ironi yapalım: Bir insan kendi annesine ?2 kocadan arta kalmış 40 yaşındaki bir dul? ifadesini kullanabilmesi için ya anne ve babasından hayır görmemiş onlara düşman ya da ahmak olması lazım.
Bu zat o kadar pişkin ki gelen tepkiler üzerine? ?Bilumum mürit, pelikan, holigan, çomar ve troller! Hz. Hatice annemizi gerçekten çok severim. Lütfen bana iftira üretme görevinizi Hz. Hatice´yi alet etmeden yapın! İftiranın da cılkını çıkardınız. Efendilerinize söyleyin, başka bir iftira bulsunlar. Sizde iftiradan çok ne var?? tweetini attı. Yani her zaman ki gibi yağız hırsız ev sahibini bastırdı.
Peki kimdir bu zat?! Kısaca kendi ifadesiyle ?28 Ekim 1960 senesinde Kayseri´nin bir ilçesi olan Develi´de dünyaya geldi. İlk ve orta eğitimini doğduğu ilçede yaptı. Kendisi ilk hocasının babası olduğunu, ilk Arapça ve temel İslami ilimlerini ondan aldığını söyler. Yükseköğrenimine, ilk önce Kayseri Yüksek İslam Enstitüsü´nde başlamış, akabinde İlahiyat Fakültesi´nde, daha sonra da Kahire, El-EzherÜniversitesi´nde İslam Hukuku Fakültesi´nde sürdürmüştür?.
Bu kısa biyografide dikkat çeken 2 husus bulunmaktadır. Birincisi bu zat her yerde söylediği/söylendiği gibi Yüksek İslam Enstitüsü, İlahiyat ya da Ezher mezunu falan değil. Sadece İlahiyatta ve Ezher´de biraz okumuş. Başka bir ifadeyle bitirmeden arka kapıdan çıkmış gitmiş. Biyografide İran´da ve diğer bazı ülkelerde aldığı eğitimden bahsetmemesi de cabası. Neyse burada dikkat çeken ikinci husus ise ilk hocasının babası olduğudur. Ne alaka diye aklınıza gelebilir. O zaman açıklayalım.
İlk önce şu bilinmelidir ki karşımızda 2 tane Mustafa İslamoğlu durmaktadır. Birincisi 90´lı yıllarda tam bir mücahit, şeriat savunucusu benim de o zamanlar sohbetlerini ağlayarak dinlediğim anti laik, anti Kemalist bir Mustafa İslamoğlu!
Örneğin düşünce özgürlüğü çiğnenerek o dönemde sarf ettiği haklı bir konuşmasından dolayı 2.5 sene hapis yatıp 20 gün sonra İslamcı yazar sıfatıyla katıldığı Ali Kırca´nın sunduğu ?Siyaset Meydanı? programında sıkı bir şeriat savunucusu olarak söylediği ? Ben laik değilim Laikliğin karşılığı din değildir, teokrasidir, teokrasi ise din değildir. Kimseye zorla bir düşünce dayatamazsınız. Ben İslam hukukçusuyum. İslam hukukunun kaynağı olan Kur´an şöyle der: ?Onlar ki (iman edenler) her sözü dinlerler, iyisine uyarlar? Bu, Kur´an´da altı çizilecek bir hükümdür. Bu hükme aykırı her davranış İslam´a aykırıdır? demiştir. Bu söze karşılık henüz bıyıkları yeni terlemiş bir yazar olan bizim kaçak Can Dündar ?Ama ben ona mı inanayım, gördüğüme mi inanayım, tanık olduğuma mı inanayım? şeklindeki imalı sorusuna karşılık yıllar sonra kendisine altın tepsi içinde sunacağımız şu efsane tespiti yapmaktadır: ?Tarihsel gelişim süreci içerisindeki sapmaları eğer siz İslam diye niteleyecek olursanız o zaman çok yanlış olur.? Bu gibi güzel ve altına imza atabileceğim sözler söylediği 1996 tarihli siyaset meydanını izlemenizi tavsiye edebilirim.
Daha sonraları neler olduysa (!) Adnan Oktar, Hasan Mezarcı gibi yolunu şaşırıp saldırgan tavırlar sergileyen İsyanoğlu oluverdi. Şunu da belirtmeden geçmeyelim feto (ki ona göre biz değil feto onun ayakkabısını bile yetiştiremeyiz!) gibi kimlere ve nereye hizmet ettiğinin ortaya çıkması da yakındır. Buraya daha sonra değinmek üzere bir virgül koyup konumuza dönelim.
Bu zatın muhterem babası Ahmet İslamoğlu hocanın kendisini evlatlıktan reddetmesi ve onun hakkında; ?İran kafalı, Humeynî´nin adamı o, dünyaya fesat dağıtıyor, onu şeytanım kadar sevmem. Evinin her tarafı İranlıların kitaplarıyla dolu. Benimle görüşmez o. Cenabı hak soysuzla sürtsüzle terbiye etmesin? demesi ile ümmetin annesi hakkında böyle fütursuzca konuşması arasında bir alaka olabilir mi? Babasının işine gelmeyen sözlerini atlayarak ?Acziyet? konulu hutbesinde ona şu şekilde hadsiz cevaplarveriyor:
?Ben 7 yaşında çıktım çıkıştım. 3 yaşında annem öldü ve ben amcamın yanında büyüdüm, ben bir babalık görmedim. Hee biyolojik olarak babam! başımın tacı hiç saygısızlık yapmadım yapmam da! Bize yakışmaz Kur´an talebesine yakışmaz. 80 yaşındaki şuuru bir gidip bir gelen ihtiyarı kullanacak kadar düşenler. Bu kadar mı adisiniz? Bana Humeynî´nin adamı diyor. Yav Humeynî 26 yıl önce öldü sen hala orda mısın? mezardan mı beni yönetiyor? kütüphanem İranlıların kitaplarıyla dolu diyor, kütüphanemi hiç görmediki? diye aktararak aklı sıra babasını yalanlıyor. Babasının görüşme talebine zaten hiç değinmiyor. Babasının kadının boşaması olmaz şeklindeki ilmi fetvasına kendisini İslam yargıcı yerine koyarak ?Ben boşama hakkı verdim! Diyerek misilleme yapıyor!. Tabi bunu söylerken İslamı´ın kocası dini emirleri çiğneyen kadına mahkeme yoluyla verdiği boşama hakkına temas etmiyor. Humeynî hayattayken İran´a gittiğini unutup bir insan ölse bile ideolojilerinin yaşayacağını da bilmezlikten geliyor. Tabi ki ?şuuru bir gidip bir gelen, ihtiyar piri fani gibi? cümleleri kullandıktan sonra hiç hakaret ettiğimi duydunuz mu diyerek milletin aklıyla dalga geçmeyi de unutmuyor. ?Bana hiç babalık yapmadı ki? şeklindeki kendi ifadesini de biyografisinde ilk hocasının babası olduğunu, ilk Arapça ve temel İslami ilimlerini ondan aldığını söyleyerek yine kendisi yalanlıyor. Neyse aslında daha ilmi ve akademik cevaplar vermek isterdim ancak ?Kellimü´n-nâs bi kaderi ukûlihim? (insanların anlayacağı dilden konuşma) kabilinden anlayacakları şekilde cevaplar vermiş olduk. Sonuç olarak babasına bu tarz laflar eden bir mahlukun Hz. Hatice´ye bu sözleri söylemesinin gerekçesini bize hissettirmektedir...