Barış Arslan


CHP´li bir Başbakan M. Şemsettin Günaltay

CHP´li bir Başbakan M. Şemsettin Günaltay


CHP´li bir Başbakan M. Şemsettin Günaltay Meşrutiyetten hemen sonra Cumhuriyete geçişle beraber geçmişin bütün izleri tezyif ve tahkirle bertaraf edilmeye başlanmıştır. Bu noktada nesnel ve meşhut bir takım argümanlar halkın hissiyatını tedrici bir şekilde atalete ve duyarsızlığa sevk etmede kullanılmıştır. Bu teşvişlerden biriside dar görüşlü fanatik ve gerici kafa modellemeleri ve yakıştırmalarıdır. Anadolu´da bu yaklaşımı haklı gösterecek bir takım fikri, ilmi ve vicdani tekâmülünü tamamlamamış hocalar da yok değildir. Ama sorun şu ki problem hocada değil bizzat Din´in kendisinde görülmüştür. Bu durum az sonra bu necip milletin imanı ve istikbaliyle oynamak için kullanılacaktır. Suçlu Din´dir ve Din yeniden şekillendirilmelidir. Gözden kaçırılan tarihi detay, Din´in siyaset eliyle İslam yurdu olan bir memlekette siyasete meze yapılması hem o siyaseti hem o devleti tarumar etmesidir. Şemsettin Günaltay (1883-1961) meşhur ilim ve siyaset adamlarımızdandır. Erzincan Kemah doğumludur. İlk tahsilini medresede başlamış Paris´te eğitimiyle bitirmiştir. Gazi Mustafa Kemal Paşanın çok yakın ve samimi bir dostudur. O kadar ki Paşa bizzat İstanbul´da Halk Partisi Teşkilatını kurma görevini ona vermiştir. 1950´de Halk Partisi iktidarı kaybetmeden hemen önce Başbakan olmuştur. Tefsir, Dinler Tarihi ve Felsefede âlim statüsünde gerçek bir müderristir. Şemsettin Günaltay´ın Zulmetten Nura isimli Anadolu´da sapkın ve gerici fikirlere karşı milleti uyandırmak amaçlı yazmış olduğu bir eser vardır ki; burada Durkheim´e dayandırarak ?Din İnsanlık için bir ihtiyaçtır, içtimai bir kurumdur? şeklinde yaklaşımlarla rejimin Dine bakışını ve Dinin sosyo-kültürel bir gereç olarak toplumun inancının şekillendirilmesine varan devrimlerinde bir yönüyle izahını ve gerekliliğini vurgulamış, Akif´in Safahat´ından ?İslamiyet ilmin düşmanı değil koruyucusudur, İslam Dini ahlak Dinidir? şeklinde kompleksli çarptırılmış Din savunuculuğu kokan ifadeleriyle de kendince Dinin ezikliğini kaldırmış ve buradan hareketle medreselerin, tekke ve zaviyelerin, bunlara bağlı vakıfların kapatılmasına kadar giden süreçte katkı sağlamıştır. Netice olarak saf Anadolu insanının İslam´ı ve imanı beğenilmemiş, bizzat medrese ve mektep görmüş bel´am hocaların elleriyle Din, Cumhuriyetin temel değerlerine uygun hale getirilmiştir. Netice şudur ki; İslam´ın en kıymetli, en temiz, en sahih, en medeni yorumu olan Ehlisünnete kim tavır almışsa ve temel dinamiği olan Kur´an ve Sünnet esaslarıyla kim oynamışsa dünde abad olmadı bugünde abad olmayacaktır