Âsım b. Sabit mi? Âsım b. Ömer mi?
Safahat Şairi Mehmet Akif Ersoy şiirlerinde Âsım´dan ve Âsım´ın neslinden bahseder. Gelecek tasavvurunu ve gençlik idealini Âsım karakteri üzerinden işler.
Âsım kim diye baktığımızda asr-ı saadette karşımıza iki tane Âsım çıkıyor.
Birisi Hz Ömer´in oğlu Âsım b. Ömer (ra), diğeri ise Hz. Ömer´in kaynı, yani Âsım b. Ömer´in dayısı olan Âsım b. Sabit´tir. (ra)
Önce Âsım b. Ömer´den bahsedelim. Annesi Medine´de Hz. Peygamber´e ilk biat eden kadın sahabelerden Cemîle bint Sâbit´tir. Emevî Halifesi Ömer b. Abdülazîz´in anne tarafından dedesidir.
Kaynaklar Âsım b. Ömer´in uzun boylu, iri yapılı, son derece asil, cömert, hiç kimseyi incitmeyen ve kimsenin aleyhinde bulunmayan bir kişi olduğunu kaydetmektedir. Ağabeyi Abdullah b. Ömer kendisine sövüp hakaret etmeye yeltenen birine, ?Ben ve kardeşim Âsım kimseye sövmeyiz? derken onun üstün ahlâkını belirtmiştir. Şairliği ve güzel konuşmasıyla da tanınırdı. Hz. Ömer´in halifeliği döneminde Medine sokaklarında gezerken tanıdığı ihsan kıvamında kulluk şuuruna ermiş ?süte su katmayan kız? ile evlenmiştir. 5. Raşit Halife Ömer b. Abdülaziz´in annesi bu soydan gelen Ümm-ü Âsım´dır. (İslam Ansiklopedisi Âsım b. Ömer ve Ömer b. Abdülaziz Maddesi)
Âsım b. Sabit ise, Âsım b. Ömer b. Hattâb´ın dayısı olup Medineli ilk Müslümanlardandır. Hicretten sonra Hz. Peygamber onunla Abdullah b. Cahş arasında kardeşlik bağı kurdu. Bedir Savaşı´nda müşriklerin elebaşılarından Ukbe b. Ebû Muayt´ı öldüren Âsım, Uhud Savaşı´nda Müslümanlar dağıldığında Hz. Peygamber´in yanında kaldı. Bu savaşta azılı müşrik kadınlardan Sülâfe´nin iki oğlunu öldürdüğü için Sülâfe onun başını getirene yüz deve vereceğini vaad etmiş, ayrıca kafatasıyla şarap içmeye yemin etmişti. Âsım b. Sâbit ok atmakta maharet sahibi olduğu için Müslümanlar arasında Hz. Peygamber´in okçusu olarak da ün yaptı. Onun kumandasında yedi (veya on) kişilik bir heyet, istek üzerine Hz. Peygamber tarafından muallim olarak Adal ve Kare kabilelerine gönderildi. Bu heyet, Kureyş´in Uhud´dan sonra Müslümanlara bir daha saldırıp saldırmayacağını öğrenmekle de görevliydi. Yolda, adı geçen kabilelerin elçilerinden biri, Müslümanlarca öldürülmüş olan Hâlid b. Süfyân´ın intikamını almak için fırsat kollayan Lihyânoğulları´na -önceden yaptıkları bir anlaşmaya göre- gizlice haber ulaştırdı. Bunun üzerine Lihyânlılar´dan yüz kadar okçu, Mekke ile Usfân arasındaki Recî? suyu yakınlarında Müslümanları kuşatarak teslim olmalarını istedi. Ancak Âsım b. Sâbit, ?Allahım! Peygamberini durumumuzdan haberdar et!? diye dua ettikten sonra teslim olmayı reddederek savaşa girdi. Önce ok, sonra mızrak, daha sonra da kılıçla savaşan Âsım müşriklerden bir kişiyi öldürmüş, iki kişiyi de yaralamıştı. Çantasında yedi ok bulunduğu, her biriyle bir kişi öldürdüğü de rivayet edilmiştir. Çetin bir mücadele sonunda, ?Allahım! Ben ilk günler senin dinini korudum, sen de bugün benim cesedimi koru!? dedi ve ardından şehid oldu. Âsım´ın başını Sülâfe´ye götürüp yüz deveyi almak isteyen Lihyânlılar, âniden üzerlerine saldıran arılar yüzünden onun naaşına yaklaşamadılar. Arıların dağılması için geceyi beklemeye mecbur kalan Lihyânlılar bu defa da birdenbire yağmaya başlayan yağmurun meydana getirdiği sellerin Âsım´ın naaşını sürüklemesiyle emellerine kavuşamadılar. Âsım´ın cesedi daha sonra da bulunamadı. Bu hadiseden dolayı Âsım ?Hamiyyü´d-debr? (arıların koruduğu kişi) lakabıyla meşhur olmuştur. (İslam Ansiklopedisi Âsım b. Sabit Maddesi)
Allah bu iki güzel sahabeden razı olsun. Onların yolunda istikamet üzere yürüyebilmeyi bizlere de nasip eylesin.
Şimdi en başta sorduğumuz soruya dönersek; Üstad Mehmet Akif hangi Âsım´ı bizlere rol model olarak sunmaktadır? Âsım´dan ve Âsım´ın neslinden bahseden Milli Şairimiz sanki iki Âsım´dan da ilham almaktadır. Âsım b. Sabit, inancın, ihlasın, takvanın, sonuna kadar mücadeleyi bırakmamanın, tevekkül, teslimiyet ve istikametin remzi olarak karşımıza çıkar. ?Allahım! Ben ilk günler senin dinini korudum, sen de bugün benim cesedimi koru!? duasına icabet eden Mevla´mız sebepler var ederek onun cesedini korumuştur. Şairin dediği gibi:
?Korkma düşmandan, ki âteş olsa yandırmaz seni
Müstakîm ol, Hazret-i Allah utandırmaz seni?
Âsım b. Ömer ise adalet timsali bir babanın oğlu ve ilahi murakabeyi her daim hisseden muhsine bir kadının kocasıdır. Kendisi de asil ve cömert olan bu büyük sahabenin neslinden, ısırıcı sultanlar arasında 5. Raşit Halife olarak addedilen Ömer b. Abdülaziz gelmiştir.
Ömer b. Abdülaziz adalet ve tevazu sahibiydi. Zühd ve takva içerisinde bir hayat sürdü. Halkına merhamet yüzünü gösterdi. Onlar gibi yaşadı. Devlet yönetimine bir takım yenilikler ve düzenlemeler getirdi. Halkın üzerindeki ağır yükleri kaldırdı. Birlik ve beraberliğe ve iç barışa önem verdi. Kendisi aynı zamanda çok hadis rivayet eden güvenilir bir hadis râvisi, seçkin bir fakih, dirayetli bir kelâm âlimi idi.
Üstad Mehmet Akif, Âsım derken sanki iki büyük sahabeyi, Âsım´ın nesli derken de devleti derleyip toparlayan, 4 büyük halifeyi kendine örnek alarak, kendisi de onların beşincisi sayılan Ömer b. Abdülaziz´i anlatmıştır. Onları bizlere ve gençliğe örnek olarak göstermiştir.
Yukarıda anlattığımız konular çerçevesinde Üstad Mehmet Akif Ersoy Âsım´ı şöyle tarif eder:
Görmedim ben bu kadar dörtbaşı ma´mûr insan.
Ne büyük hilkat o Âsım, ne muazzam heykel!
Onu, bir şi´r-i hamâset gibi, ilhâm-ı ezel,
Sana sunduysa, açıp rûhunu teşrîhe çalış..
Böyle takdir eder:
Âsım´ın nesli?diyordum ya?nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek.
Ve böyle hedef gösterir:
??Sen ki, son ehl-i salîbin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddîn´i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran?
Sen ki, İslâm´ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a´sâra gömülsen taşacaksın?Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât?
Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber,
Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber??
Üstad Mehmet Akif Ersoy´un ve bütün şühedanın ruhu şad olsun.
Ömer Maraşlı