ÖMER MARAŞLI


MERHAMETTEN (İYİLİKTEN) MARAZ DOĞAR (MI)?

MERHAMETTEN (İYİLİKTEN) MARAZ DOĞAR (MI)?


Atasözü sözlükte ?Uzun deneme ve gözlemlere dayanılarak söylenmiş ve halka mal olmuş, öğüt verici nitelikte söz, deme, mesel, sav, darbımesel? (TDK) anlamına gelmektedir. Atasözleri bir mesaj içerir, bir ders verir veya toplumsal bir yargıda bulunur, bilgilendirir, anonimdir, bütün millete mal olmuştur.

İslam Dini insanlara bir hayat nizamı sunar. Hayatın her alanını kapsar. İnanç, ibadet, ahlak, muamelat vs. alanlarında kaideler koyar ve müntesiplerini kendi sistemi içerisinde eğitir, onların dinin boyasıyla boyanmalarını sağlar. Dinin kaideleri hayatın her alanına sirayet eder.

Bizler Türk milleti olarak uzun yıllar İslam´ın bayraktarlığını yapmış bir milletiz. Kültürümüz, sanatımız, toplumsal yaşantımız, muaşeretimiz hep İslam ölçüsünde olmuştur. Mayamız İslam mayasıdır. Hamurumuz İslam´la yoğrulmuştur. Atasözleri de toplumda yaşanan tecrübelerden ortaya çıktığına göre ortaya çıkan bu atasözlerinin toplumun genel yargısına, dini değerlerine aykırı olmaması düşünülür. Öyledir de. Nitekim dilimizde yüce dinimizdeki öğretileri referans alan çok sayıda atasözü bulunmaktadır. Ancak zaman zaman kendi değerlerimize aykırı anlam içeren atasözleri de olabilmektedir.

Milletimizin moral değerlerine yabancı gibi görünen atasözlerinden birisi ?merhametten (iyilikten) maraz doğar? atasözüdür. Bu atasözü genelde iyilik yaparsan kötülük bulursun, birisine acıyıp yardımda bulunursan o kişinin sana kötülüğü dokunur anlamında kullanılmaktadır. Ancak bu hem dini inanışlarımıza hem de toplumumuzun necip vicdanına aykırı bir sözdür. Çünkü biz ?İyiliğin karşılığı da ancak işte böyle iyiliktir? (Rahman Suresi 60. Ayet) diyen bir dini müntesipleriyiz. Çünkü biz ?iyilik yap denize at, balık bilmezse Hâlik (Yaratıcı)  bilir? diyen bir medeniyetin torunlarıyız. Bırakın insanları, hayvanların bile hukukunu gözeten, en görkemli mabedlerine aşiyanlar inşa eden, hayvanlar için vakıflar kuran bir geleneğin varisleriyiz. Biz yaratılanı yaratandan ötürü severiz.

Belki bu söz, vazifede merhametten maraz doğar veya zalime merhametten, düşmana merhametten maraz doğar, cezalandırılması gereken kişi merhamet gösterilip cezalandırılmazsa aynı suçu veya daha büyüğünü işleyip, çevreye, insanlara, ülkeye zarar verebilir. Elbette bu tür tecrübeler çok olmuştur. Ben bu atasözünün çıkış noktasının günümüzde anlaşıldığı ve kullanıldığı manada olmadığını düşünüyorum.

Öncelikle kelimelerin manalarına bakalım. Merhamet Sözlükte ?acımak, şefkat göstermek? anlamında masdar, ?acıma duygusu, bu duygunun etkisiyle yapılan iyilik, lutuf? anlamında isim olarak kullanılan merhamet ve aynı mânadaki rahmet kelimeleri öncelikle Allah´ın bütün yaratılmışlara yönelik lutuf ve ihsanlarını ifade etmekte, bunun yanında insanlarda bulunan, onları hemcinslerinin ve diğer canlıların sıkıntıları karşısında duyarlı olmaya ve yardım etmeye sevkeden acıma duygusunu belirtmektedir. Aynı manadaki merhamet insana, rahmet Allah´a (cc) nispet edilir. (TDV İslam Ansiklopedisi) Ayrıca Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV) rahmet peygamberidir ve alemlere rahmet olarak gönderilmiştir.

Maraz Arapça kökenli bir kelimedir ve hastalık anlamına gelir. Hastalıklar bedeni olabileceği gibi ruhi de olmaktadır.

Benim anladığıma göre göre Merhametten maraz doğar atasözü ?gereksiz ve aşırı merhametten maraz doğar? manasında anlaşılmalıdır. Bundan kasıt ise ebeveynlerin çocuklarının yetişme dönemlerinde onlara fazlaca merhamet! göstermeleri ve onların gelişimlerine engel olmalarıdır. Çocukların vazifeleri olan işleri ebeveynlerin yerine getirmesi, onların bir iş beceremeyeceklerini düşünüp iş vermemeleri, kişisel bakımlarını ve hizmetlerini bile ebeveynlerin yapması, ev ödevlerine yardımcı olayım derken ödevi tamamen kendilerini yapması, sorumluluk yüklememeleri çocukların özgüvensiz beceriksiz bir fert olarak yetişmelerine sebep olmaktadır. Bu da onların ileriki yaşantılarına, sorumsuz, hayata karşı dayanıksız, korkak, her şeyi başkasında bekleyen marazi kişilikli asalak tipler haline gelmesine sebep oluyor.

Meşhur örnektir. Acıyıp, kelebeğin kozasından çıkmasına yardım eden adam onun ölmesine sebep olur. Aslında kelebek koza içerisinden çıkmak için verdiği mücadelede vücudunu güçlendirmektedir. Bu mücadelede gelişme sürecini tamamlayan kelebek, kozadan çıkarak uçup gitmektedir.

İşte çocuklarımız da, ileriki hayatlarındaki türlü zorluklara karşı hazır hale gelebilmek için, daha küçük yaşlarda iken kendi işlerini kendiler yapmalılar, evdeki iş paylaşımında onlara da görev verilmeli, erkek çocuk babayı modellemeli, kız çocuk anneyi modellemeli, gerektiğinde ebeveynlerinin işlerine yardımcı olmalılar. Anne babalar da çocuklarına güvenmeli, onları cesaretlendirmeli, onların yapabilecekleri vazifeler verip takip etmeliler. Böylece marazi değil sağlam kişilikli fertler yetişecektir.

 

ÖMER MARAŞLI